Vicdansız, sadakatsiz, eyvallahsız bir apaçi, ürkütücü bir sokak köpeği... Yine elleri ceplerinde,yine kafasında siyah bere,yine ayağında madenci botları... Yine hiç arkasına bakmadan,hatıralara saygı duymadan,yarınları düşünmeden yol alıyorMoreVicdansız, sadakatsiz, eyvallahsız bir apaçi, ürkütücü bir sokak köpeği...
Yine elleri ceplerinde,yine kafasında siyah bere,yine ayağında madenci botları... Yine hiç arkasına bakmadan,hatıralara saygı duymadan,yarınları düşünmeden yol alıyor Angutyus...“Sığınacak bir liman arayan bendim, yolunu şaşırmış olan bendim. Aynada yüzüme baktım. Kaşımdaki kesikler, dudaklarımdaki yumruk izleri, kafamda bir sürü yarık, ellerimde ve kollarımda keskin yanık izleri, çenemde kırıklar…”“Yere düşmüşüm, İngiltere’de ilk defa yere düşmüşüm, oysa bana öğretilen ilk ders, ‘İngiltere’de yere düşmeyeceksin’di.”Gerçek hayattaki masalların o kadar da pirüpak olmadığını bize her defasında daha büyük harflerle gösteren Angutyus’un öyküsü, kaldığı yerden devam ediyor…